19 Aralık 2011 Pazartesi

Nobre, Fenerbahçe'ye dönmek istiyorum!

Radyospor'dan Özgür Sancar'ın sorularını yanıtlayan; Mert Nobre, Aykut Kocaman'ın ''Bobo ve Nobre düşünebileceğimiz isimler'' sözünü gazetelerde okuduğunu ve bunun kendisini çok mutlu ettiğini belirterek, ''Elbette Fenerbahçe'ye dönmek istiyorum. Futbol her türlü süprize açıktır. Büyük takımda oynamayı her futbolcu ister. Fenerbahçe'ye transferim söz konusu olabilir; ancak şu anda ortada bir görüşme ya da her hangi bir temas yok'' dedi.

Sezon başında Beşiktaş’tan ayrılıp Mersin İdman Yurdu’na giden Marcio Mert Nobre, Türkiye macerasına Fenerbahçe’yle merhaba dediğini ve 2 yıl forma giydiği sarı lacivertli takımda yeniden yer almanın kendisini çok mutlu edeceğini söyledi.

"FUTBOLDA HER ŞEY MÜMKÜNDÜR"
Radyospor’dan Özgür Sancar’ın sorularını yanıtlayan Nobre, Aykut Kocaman’ın ‘Bobo ve Nobre düşünebileceğimiz isimler’ sözünü gazetelerde okuduğunu ve bunun kendisini çok mutlu ettiğini belirterek, “Elbette Fenerbahçe’ye dönmek istiyorum. Futbol her türlü süprize açıktır. Büyük takımda oynamayı her futbolcu ister. Fenerbahçe’ye transferim söz konusu olabilir; ancak şu anda ortada bir görüşme ya da her hangi bir temas yok” dedi.

"KULÜPLER ANLAŞIRSA TRANSFERİM OLABİLİR"
Nobre, Alex’in Trabzonspor maçından sonra Nobre’yi takımda görmek istediği yönündeki sözlerinin hatırlatılıp, Alex’le bu konuyu görüşüp, görüşmediğinin sorulması üzerine ise ”Alex’le iki hafta önce görüştük. Ancak bu konuyla ilgili hiçbir şey konuşmadık. Ben gazetelerden okudum. Benim için şu anda önemli olan takımımım Eskişehirspor’la yapacağı ilk yarının son maçı; ben tamamıyla bu maça konsantre oldum. Kulübüme ve sözleşmeme saygı duyuyorum. Fenerbahçe ister, kulüpler anlaşırsa yeniden Fenerbahçe’de oynayabilirim. Futbol her türlü süprize açıktır” diye konuştu.

spor33

Rakiplerin korkulu rüyası olduk!

Süper Lig’in yeni ekibi Mersin İdman Yurdu, topladığı 26 puanla üst sıralarda kendine yer buldu. Kulüp Başkanı Ali Kahramanlı, “İyi bir takıma sahibiz. Başarımızın sırrı birlik ve beraberliktir” dedi.

 Mersin İdman Yurdu’nda yüzler gülüyor. Kırmızı Lacivertliler yaptığı 16 maçta 7 galibiyet, 5 beraberlik ve 4 mağlubiyet sonrası topladığı 26 puanla ligin üst sıralarında yer alıyor.
En son ligin 8'inci haftasında Sivasspor'a deplasmanda 1-0 yenilen Mersin İdman Yurdu, daha sonra yaptığı Gençlerbirliği, Galatasaray, Trabzonspor, Orduspor, Manisaspor, , İstanbul Büyükşehir Belediyespor ve Samsunspor maçlarını kaybetmedi.

“RAKİPLERİN KORKULU RÜYASI OLDUK”
Mersin İdman Yurdu Kulüp Başkanı Ali Kahramanlı, Kardemir Karabükspor karşısında gösterdikleri performanstan dolayı çok memnun olduklarını belirtti. Takımın çok iyi bir moral ve motivasyona sahip olduğunu, herkesin kendi gücünü bilerek performansını sahaya yansıttığını dile getiren Kahramanlı, ''Süper Lige yükseldiğimizde herkes bizim asansör bir takım olacağımızı, ligde tutunmamızın bile zor olacağını düşünüyordu. Fakat bugün herkes ne kadar hatalı olduğunu, Mersin İdmanyurdu'nun ligin misafiri değil, rekabeti artırıcı bir takım olduğunu gördü. Bundan sonra bizim üzerimize düşen, yakaladığımız iyi performansın devamını getirmek. Artık daha fazla sorumluluğumuz var. Çünkü iyi gidişin ardından kötü bir durum bize yakışmaz. Bundan sonra Mersin İdmanyurdu, ligdeki herkesin korkulu rüyası olmaya devam edecek'' diye konuştu.

“TAKVİYELER YAPACAĞIZ”
Takımı genel olarak incelediklerinde bazı noktalarda eksikliklerinin göze çarptığını ifade eden Kahramanlı,
''Ligin ilk yarısı tamamlanır tamamlanmaz, eksik görülen noktalara hocamızın vereceği rapor doğrultusunda takviyeler yapacağız. Ligin ikinci yarısı herkes için daha farklı olacak. Çünkü Mersin İdmanyurdu, gücüne güç katacak. Transferlerle ilgili görüşmelerimize devam ediyoruz. Bazı futbolcular, bizimle olmanın kendileri için bir onur olacağını bile dile getiriyor. Bu yüzden transferlerde de çok fazla zorlanacağımızı düşünmüyorum” dedi.




Haber: Spor33

Yeşilçam’dan bir portre: Yılmaz Şerif

Yılmaz Şerif’le Mar’ın setinde tanıştım. O kadar mütevazi, o kadar dolu dolu bir duruşu var ki sizi etkisi altına alıyor bir süre sonra. 

Çakır gözlü oyuncu Yeşilçam’dan günümüze uzanan, her daim sinemanın içinde olmak istediğini söyleyen bir oyuncu. Kendisini Mar’da izlediğimizde çok mutlu olduk ve onun deyimiyle son yıllarda onunla yapılmış en uzun röportajı gerçekleştirdik! Kendisi gibi mütevazi ve naif bir söyleşi çıktı ortaya.
Sinemaya nasıl başladınız?
1966-68 döneminde doğuda askerlik yaptım, terhis olur olmaz babamdan aldığım 50 lirayla 1968’de Yeşilçam’ın kalbi İstanbul’a adım attım. Belirli mecmuaların Ses, Hayat, Artist gibi dergilerin aktör-aktris yarışmaları oluyordu. Ben bu yarışmalara giremedim tabii. O sırada Yılmaz Atadeniz ağabeyimle tanıştım. Arzu Film için Çakırcalı Mehmet Efe filmini çekiyorlardı. Kartal Tibet, Hülya Darcan, Süleyman Turan, Yılmaz Köksal ve aramızdan ayrılan Danyal Topatan oynuyordu. Bu filmle birlikte İzmir’in dağlarında sinemayla tanıştım.
Sizin başladığınız yıllarda sinema ortamı nasıldı? Oyuncular ve yönetmenler nasıl, hangi ortamlarda buluşuyordu?
Hem ekonomik hem de kadro yönünden çok farklar var. Dolayısıyla yerel ve ulusal televizyonların çokluğu bunda da etken… Yazlık sinemalarla birlikte Yeşilçam da yavaş yavaş yok olurken onun yerini ufak cep sinemaları aldı. Ama o dönemde yapılan her film, bölge bölge işletmeciler vardı, işletmeciler sayesinde tüm halkımızla buluşuyordu. Komedi, avantür, dram filmler ön plandaydı. Dram –avantür köy şehir filmlerinde kostümleri biz temin ediyorduk. Sponsorlar ve televizyonlar yoktu. Pek sinemaya destek olunmadı o yıllarda.
Mar filminde başarılı bir oyuncuk sergiliyorsunuz. Mar filmiyle buluşmanız nasıl oldu?
 Mar filmi benim yıllar sonra ilk sinema filmim oldu. O kadar mutlu oldum ki, ekip içi motivasyon ve genç yönetmen konusunda. Konya Karaman dağlarında tarihi bir doku içinde çektik filmi. Türkiye’nin farklı bir coğrafyasındaki farklı bir hayatı anlatıyor. Yaşlı bir kaçakçının hikayesi bu. Çok keyif aldım oynarken. Büyüdüğüm, doğduğum kentte yıllar sonra Mar filmiyle Adanalılarla karşılaşmak inanılmaz heyecan verdi bana.
Caner Erzincan ilk filmini çeken bir yönetmen.  Deneyimli bir oyuncu olarak ilk filmini çeken bir yönetmenle çalışmak nasıldı?
Caner Selçuk Üniversitesi mezunu.  Genç yeteneklerden birisi o da. Gözlerindeki ışık beni çok mutlu etti. Konuyu anlatırken çok mutlu oldum, konunun tam kendisiydi, içindeydi. Bu Hacı Halil rolü bana tam uygun dedi. Yalnız korktuğum bir konu oldu. Dublaj konusu. Kendi sesimizle oynamamız icap ediyordu, o ambiyansı yakalamamız için. Bir de ata binmek. Yıllar evvel biniyordum. Sete de öyle bir at geldi ki, bir an korktum açıkçası. Hiç kimseye belli etmeden ata yaklaştım ve konuştum onunla. ‘Rol gereği bu lazım, beni ne olur üzerinden atma. Bu kadar arkadaşın önünde beni zor durumda bırakma’ dedim. Gerçekten de o sahne düşündüğüm gibi iyi geçti. Ben çok mutlu oldum Caner’le (Erzincan) çalışmaktan. Bir insan başarıyı ancak işi kuralına göre oynayabilirse yakalayabilir. Ben bu ışığı gördüm. Oyuncu arkadaşlarım da öyleydi. Volga (Sorgu) başlı başına pırlanta, genç bir yetenek. Aklı başında senaryo ve iyi bir ekiple halkın karşısına çıkarsa alamayacağı ödül yok. Filmde oğlumu oynadı benim. Begüm anlatılmaz, onunla konuşmak, aynı masayı paylaşmak lazım. Güray Kip başlı başına aslan bir kardeşim. Mahmut Gökgöz de dünya tatlısı. Yıllardır onu izlerim, bu filmde tanışmak kısmet oldu. Onlarla oynamaktan çok keyif aldım. Çok güzel anılarımız oldu. Bu film için beni seçmeleri çok güzel oldu. Hacı Halil’i güzel canlandırabildiysem ne mutlu bana. Yılar sonra yaptığım en uzun söyleşi de bu oldu. O yüzden sizlere de çok teşekkür ediyorum.
YILMAZ ŞERİF
1946 yılında Adana’da doğdu. 1960' lı yıllarda beyaz perdede hayranlıkla izlediği Orhan Günşiray, Feridun Çölgeçen, Feridun Karakaya, (Cilalı İbo) Muzaffer Tema gibi usta oyuncularla  tanışma fırsatı buldu. 1968’de İstanbul’a geldi.
Sinemaya ilk adımını; kadrosunda Kartal Tibet, Hülya Darcan ve Yılmaz Köksal’ ın yer aldığı yönetmenliğini Yılmaz Atadeniz’ in yaptığı ‘’Çakırcalı Mehmet Efe’’ filmiyle attı. Yeşilçam’ da bulunduğu zaman içerisinde yardımcı oyuncu ve başrol olmak üzere 40 filmde ve o yıllarda revaçta olan fotoromanlarda oynadı. 1988 yılında sinemaya veda ederek Mersin’e yerleşti. Burada ticaretle uğraştı. Emeklilik sonrası çeşitli dizilerde rol aldı. Son dönemde Caner Erzincan’ın yönettiği ‘’Mar’’ filminde rol aldı.

Serdar AKBIYIK
sakbiyik@stargazete.com

İşte onun makyajsız hali!

Güzelliğiyle dillere destan mankeni hiç böyle görmediniz! Kim olduğunu görünce şok olacaksınız!



İsrailli top model Bar Refaeli'yi hiç böyle görmediniz. Geçtiğimiz Pazar günü New York'ta yılbaşı alışverişi için dolaşan güzel mankenin güzelliğinden eser yok gibiydi. Makyajsız yüzü, hasta görüntüsüyle tanınmayacak haldeydi.

Aldatıldı, boşanıyor!

NBA yıldızı Kobe Bryant'ın 10 yıl sekiz aydır evli olduğu karısı Vanessa Bryant boşanma davası açtı. Boşanmaya neden olarak ikilinin anlaşamaması gösterildi ancak asıl nedenin geçmişte de aldatan basketbolcunun Vanessa Bryant'ı yeniden aldatması olduğu iddia ediliyor.

NBA takımlarından Los Angeles Lakers'ta forma giyen Kobe Bryant'ın karısı Vanessa Bryant, 10 yıl 8 aylık eşine boşanma davası açtı. 2003'te Colorado'da kaldığı otelin 19 yaşındaki çalışanı Katelyn Faber'ın "bana tecavüz etti" diyerek Kobe'ye dava dava açtığında eşinin arkasında duran Vanessa Bryant, dava dilekçesinde boşanma nedenini "üstesinden gelinemeyecek farklılıklar" diye ifade etti. Ancak, çiftin yakın çevresine göre Faber'in mahkemeye gitmek istememesi üzerine tecavüz davası düşen Bryant'ın aldatmaktan vazgeçmemesi Vanessa Bryant'ı bu noktaya getirdi. Faber'le karısını aldattığını kabul eden ancak tecavüz ettiğini inkâr eden basketbolcu, geçmişte 4 milyon dolarlık (7.5 milyon TL) yüzükle karısının gönlünü almaya başardı; bu seferse lise öğrencisiyken tanıştığı Vanessa Kobe'yi affetmedi.

SERVETİNİ PAYLAŞACAK
İkilinin evlilik öncesi sözleşme imzalamaması Lakers'ın şampiyonluklarında büyük payı olan Kobe Bryant'ın evlilikleri sırasında edindiği servetin yarısını Vanessa Bryant'la paylaşacağı anlamına geliyor. Türk Hava Yolları'nın reklam filminde de oynayan Kobe Bryant, basında yer alan haberlere göre sekiz yaşında "Natalia" ve beş yaşında "Gianna" aldı iki kızları bulunan çiftin yaşadığı, Orange County'deki evi, karısı ve çocuklarına bıraktı. Vanessa Bryant çocuklar için ortak velayet istedi.

GAZETE HABERTURK

Uyarılar büyüyecek

Sigara bırakma oranının artırılması için bir dizi yeni düzenleme yolda...

Türkiye, geçen hafta tütün mamullerinde paketleme ve etiketleme tedbirleri açısından Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölgesinde ''en iyi uygulama'' (bestpractise) seçildi. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) Başkanı Mehmet Küçük, TAPDK olarak bundan sonraki temel hedeflerinin, tütün tüketiminin ve tütün dumanına maruz kalmanın yol açtığı yıkıcı sağlık, sosyal, çevresel ve ekonomik sorunları önlemek ve azaltmak amacıyla Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesinde ve Kılavuz İlkelerinde belirlenen tütün kontrolü tedbirlerini en üst düzeye taşımak olduğunu söyledi.

Sigara bırakma oranının alınan tedbirlerle her geçen gün arttığı Türkiye'de yeni düzenlemeler de yolda. Sağlık Bakanlığı'ndan alınan bilgiye göre, Mart ayında uygulanacak olan 6111 sayılı torba kanunda; sigara içmenin yasak olduğu kamuya açık alanlarda yasağa uymayan kişilere ceza yazma yetkisi belediyelerden alınarak kaymakamlık ve valiliklere verilecek. Mekanında sigara içilmesine izin veren işletmelere uygulanan para cezaları da yeniden belirlenecek. Buna göre, ilk yakalandığında uyarı alan işletmeye ikinci yakalandığında 1 ile 5 bin TL arası, üçüncü yakalandığında 2 ile 10 bin TL arası ceza uygulanacak. Ceza bildirimi valilikler ve kaymakamlıklar bilgisayarına düşecek. Böylece ceza kayıt altına alınacak ve işlemleri bürokrasiye takılmayacağı için caydırıcı olacak.

Mevcut yasaya göre, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu'na(TAPDK) düşüncelerini iletme noktasında yardımcı olan Sağlık Bakanlığı, getirilecek düzenlemede sigara paketlerinin üzerinde yer alan uyarıların daha fazla yer kaplayacağını da bildirdi. Şu anda paketin yüzde 47.5'unda yer alan uyarılar yüzde 50'sini kaplayacak şekilde büyütülecek.

haberturk

Ağlamayan Kim'se kalmayacak!

Kuzey Kore tarzı yas! 

Ülkenin kurucusu Kim Il Sung'un ölümünün yası bütün ülkenin gözyaşlarıyla tutulmuştu. Oğlunun 69 yaşındaki ölümünün ardından da Kuzey Kore'de ilk gözyaşı damlaları akmaya başladı.

Kuzey Kore'nin 69 yaşındaki lideri Kim Jong Il'in ölümü ülkede büyük bir üzüntüye sebep oldu.

Kim'in ölüm haberini Kuzey Kore devlet televizyonunda siyahlar içerisindeki bir spiker gözyaşları içerisinde okurken ve Kuzey Kore sokaklarından ağlayan insanların haberleri yavaş yavaş gelmeye başladı.

İlk damlalar döküldü bile!

İlerleyen saatlerde yas törenlerinin ülke çapında hız ve kitlesellik kazanması bekleniyor.


Kim Jong Il'in Kuzey Kore devletinin kurucusu olan babası Kim Il Sung'un ölümü de devlet televizyonunda gözyaşlarıyla açıklanmıştı.

Ardından ükenin dört bir yanından milyonlarca Kuzey Koreli'nin ağlayan görüntüleri kameralara yansımıştı.
Kim Jong Il'in ölümünde de ülkede benzer görüntülerin yaşanması bekleniyor.